Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi Pamuklar, buğdaylar, Felemenk ve İngiltere; Bordamda gürültüler, patırtılar kesildi; Sular aldı gitti beni can attığım yere. Med zamanları, çılgın çalkantılar üstünde, Koştum, bir çocuk beyni gibi sağır, geçen kış Adaların karalardan çözüldüğü günde. Yeryüzü böylesine allak bullak olmamış. Denize bir kasırgayla açıldı gözlerim; Ölüm kervanı dalgaları kattım önüme; Bir mantardan hafif, tam on gece, hora teptim: Bakmadım fenerlerin budala gözlerine. Çocukların bayıldığı mayhoş elmalardan Tatlıydı çam tekneme işleyen yeşil sular; Ne şarap lekesi kaldı, ne kusmuk, yıkanan Güvertemde; demir, dümen ne varsa tarumar. O zaman gömüldüm artık denizin şi'rine, İçim dışım süt beyaz köpükten, yıldızlardan; Yardığım yeşil maviliğin derinlerine Bazen bir ölü süzülürdü, dalgın ve ha...
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar