Göl – Alphonso de LAMARTINE (çev. Yaşar Nabi NAYIR)


Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin

Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz

Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için

Demirleyemez miyiz?


Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,

Seyrine doyamadığı o canım su yanında

Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak

Oturdum tek başıma!


Altında bu kayanın yine böyle inlerdin,

Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,

Ve böyle serpilirdi rüzgârla köpüklerin

O güzel ayaklara.


Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin,

Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta

Suları usul usul yaran kürekçilerin

Gürültüsünden başka


Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes

Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.

Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses

Şu sözleri söyledi:


“Zaman, dur artık geçme, bahtiyar saatler siz

Akmaz olunuz artık!

En güzel günümüzün tadalım o süreksiz

Hazlarını azıcık!”


“Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün

Hep onlar için akın;

Günleriyle birlikte dertlerini götürün,

Mesutları bırakın.”


“Nafile isteyişim geçen saniyeleri;

Akıp gidiyor zaman;

Geceye “daha yavaş” deyişim boş, tan yeri

Ağaracak birazdan.”


“Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin

Kadrini bilmeliyiz!

İnsan için liman yok, sahil yok zaman için,

O geçer biz göçeriz!”


Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak

Bize zevki sunduğu sarhoş edici anlar,

Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak

Matem günleri kadar?


Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda?

Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?

Demek vefasız zaman, o demleri bir daha

Geri getirmeyecek?


Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,

Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?

Alıp götürdüğünüz derin hazları artık

Vermez misiniz geri?


Ey göl! dilsiz kayalar! mağaralar! kuytu orman!

Siz ki zaman esirger, tazeler havasını,

Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan

Bari hatırasını!


Sakin demler de olsun, deli rüzgâr da olsun

Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,

O kapkara çamlarda, sularına upuzun

Dökülen kayalarda!


İster meltemlerinde, ister ürperişle esen

Seslerde, ister uzak ister yalanda olsun,

Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen

Ay ışığında olsun!


Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,

Meltemini dolduran kokular, hep beraber,

Ne varsa işitilen, görülen ve koklanan,

Desin ki: “Seviştiler.”


çeviren: Yaşar Nabi NAYIR

Yorumlar