Göl - Alphonso de LAMARTINE (çev. Sadullah Paşa)


Tâ key bu şitâb her kenâre

Hîç meddine yok mudur nihâye

Yeldâ-yı ezelde serserîsin

Ârâm u rücûdan berîsin


Bir dem olamaz mı ömr-i nâ-sâz

Ummân-ı dehrde lenger-endâz

Ey göl! nazar et ki bir yıl akdem,

Yârimdi bana bu yerde hem-dem


Bu taş ki bûs eder miyâhın

Ârâm-gehi iken o mâhın

Şimdi bana bir nişîmen-i hayf

Mehcûra medâr şîven-i hayf


Böyle yine inleyip dururdun

Yalçın kayalara baş vururdun

Yüzler sürerdi keffi müştâk

Ol pâye ki kıblegâh-ı uşşâk


Yâdında mı bir gece o âfet

O hüsn-i melek, perî kıyâfet

Çıkmıştı benimle mâh-i tâba

Bir sandal içinde seyr-i âba


Olmuşdum anınla dûş ber-dûş

Aşk âlemi içre mest ü medhûş

Tenhâca safâ-yı âb ederdik

Zevk-ı dem-i mâhitâb ederdik


Ses gelmez iken semâ vü mâdan 

Hâlî iken her taraf sadâdan

Sandalcıların kürek sadâsı 

Bu halvetin idi hoş nevâsı


Âhenkle çekerler idi birden

Bu şevk ile mevce-zen idin sen

Nâgâh çıkup hazîn bir ses

Emsâlin işitmemişdi hiç kes


Aksi ile oldulardı hiyre

Etraf-ı savâhil-i buhayre

Ya'nî ki o gül-fem-i hoş-âvâz 

Feryâde şu yolda etdi âğâz:


Ey çerh, tevakkuf et zemân ver 

Ey sâat-i sad-amân emân ver

Bir kâm alayım şu baht-ı nevden 

Bu leyl-i neşât-ı tîz-revden


Bahtsız bu cihânda var haylî 

Mevt anlara tatlı bir temennî

Bu zümreye devrin eyle tahsîs 

İhlâk ile derdden eyle tahlîs


Mes'udları eyle gel feramûş 

Bu demde ki ayşdır anlara nûş

Beyhûde taleb emân zemândan 

Kâbil mi vefâ o bî-emândan


Sür'atle kaçar zemân benden 

Âheste-rev ol ben ana derken

Fecr etdi zalâmı leylî tarâc 

Meş'al-keş-i mihri safha-i âc


Fevt olmaya fursat edelim zevk 

Bu bezm-i visâle verelim şevk

Yok âdeme bu cihanda mersâ 

Yok dehre kenâr hiç hayfâ


Durmaz geçeriz çü zıll-i zâil

Dehr ise misâl-i nehr-i sâil

Ey dehr-i hasûd bu hâlet-i sekr

Müstesâd-ı dest-i aşk-ı pür-mekr


Bizden olacak mı dûr ü mehcûr 

Ol sür'at ile ki rûz-i gam dûr

Âyâ bir eser kalur mı andan 

Nâbûd olacak mı bu cihândan


Ol dehr ki mûcib hem de sâlib

Hayf olmayacak mı redde tâlib

Ey ey ezel ü âdemgeh-i hâk

Ey mâzî-yi hufre-i hevil-nâk


Eyyâmı ki bel' edüp gidersin

Söyle bize neyleyüp nidersin

Gasb eylediğin dem-i meserret 

Ermez mi bu semte artık avdet


Ey göl ki sefâ-yı kalb ü cânsın

Korkunc kayalar ki bî-zebânsın

Ey bağrı delik mahûf gârlar 

Zindâna şebih pîşezârlar


Âsûde-nişîn rûzgârsız

Mecrâ-yı füyûz-ı nev-bahârsız

Bârî siz edin bu leylîyi yâd

Kim kahr-ı dehirden ola âzâd


Ey manzarası güzel buhayre 

Aşk ehline bî-bedel mesîre

Her hâli sükûn şiddetinde

Etrâfı besîmî sûretinde


Eşcârı hazîn edâlarında

Âvihte ser kayalarında

Lerzân esüp geçen sabâda 

Etrâfdan aks eden sadâda


Sîmîn cebîn olan kamerde 

Kim aksi yüzünde nûr perde

Dûr etme bu meclisi hayâlden

Lillâh sıyânet et zevâlden


Etdikçe riyâh burda seyrân

Etrâfdaki neysitân-ı nalân

Eltâf-ı revâyih-i nesîmîn 

Eknâf-ı havâli-i besîmin


Hâsıl burada ne ise me'nûs 

Sem' ü basar u meşâme mahsûs

Nakl eyleyeler ki burda bir gün

Hem bezm-i safâdı iki düşkün


Çeviri: Sadullah Paşa

Yorumlar